Avni Aker’de yıkılsa da kaybolmayacak kazanma ve başarma ruhu vardı. Trabzonspor’a gelen en iyi yabancı oyunculardan biri olan ve gol kralı olarak ismini altın harflerle tarihe yazdıran Şota Arveladze, Avni Aker ruhunun Akyazı’ya taşınabileceğini söyledi.
ŞOTA ARVELADZE KİMDİR?
22 Şubat 1973 tarihinde Gürcistan’ın Tiflis şehrinde dünyaya geldi. Futbola ilk olarak Martve Tiflis takımında başladı. Burada büyük başarı gösteren Şota, Dinamo Tiflis takımına transfer oldu. 1993-1994 sezonu devre arasında dönemin başkanı Sadri Şener tarafından ikiz kardeşi Arçil Arveladze ile birlikte Trabzonspor'a transfer edildi. Trabzonspor'a geldiğinde çok genç olmasına rağmen mükemmel bir performans gösterip penaltı bile atmadan 1995-1996 sezonunda 25 gol atarak Tarık Hodziç'ten sonra gol kralı olan ikinci yabancı futbolcu unvanını kazandı. Trabzonspor taraftarları tarafından takıma gelmiş en iyi yabancı futbolcu olarak gösterilen Şota, 1997 yılında Ajax'a transfer oldu. Ajax’ta da kalitesini kanıtlayan Şota, burada 4 sezon oynayıp 96 maçta 55 gol attı. Ardından 2001 yılında İskoç devi Glasgow Rangers'a transfer oldu. Burada da Ajax'ta olduğu gibi 4 sezon forma giyip bu sefer de 95 maçta 44 gole imza attı. 2005 yılında da kariyerinin son parlak dönemini geçirdiği AZ Alkmaar'a geçti.
AZ Alkmaar'ın şampiyonluğu kaçırdığı ve UEFA Kupası'nda yarı finale çıktığı 2005-2006 sezonunda takımı adına 22 gol, ertesi sezon da 14 gol atarak Levante UD'e transfer oldu. Levante UD'de fazla forma şansı bulamayan Şota, sadece 4 maça çıktı. Şota, 3 Haziran 2008'de Tiflis'te Boris Paichadze Stadı'nda Gürcistan Millî Futbol Takımı ve bugüne kadar birlikte top koşturduğu futbolcu arkadaşlarından oluşan uluslararası karma ile yaptığı jübile maçı ile yeşil sahalara veda etti. Jübile yaptıktan sonra AZ Alkmaar'da yardımcı teknik direktör olarak göreve başlayan Şota, teknik direktörlük kariyerine ilk kez Kayserispor'da başladı. İlk sezonunda 34 maçta 14 galibiyet, 9 beraberlik ve 11 mağlubiyetle 51 puan toplayarak ligi 6. sırada tamamladı. İkinci sezonunda ise 34 maçta 13 galibiyet, 5 beraberlik ve 16 mağlubiyetle 44 puan toplayarak ligi 11. sırada bitirdi. 2012-2013 sezonunda ilk altı hafta takımın başında sahaya çıkan Arveladze, ilk 6 maçta 1 galibiyet, 1 beraberlik ve 4 mağlubiyet aldı. Toplamda 2,5 yıl çalıştığı ve 84 maçta 32 galibiyet, 16 beraberlik ve 36 mağlubiyet aldığı Kayserispor'dan 4-0'lık Gençlerbirliği mağlubiyeti sonrası, 1 Ekim 2012'de istifa etti.
Şota, 8 Ekim 2012'de Kasımpaşa'nın başına geçti. 2014-2015 sezonunun 24. haftasında 24 maçta 7 galibiyet, 8 beraberlik, 9 mağlubiyet alan Şota, 13 Mart 2015'te istifa etti. 2015-2016 sezonu öncesinde de Trabzonspor’la anlaştı. İyi sonuçlar alınmayınca da 2015 yılı içerisinde sözleşmesini karşılıklı olarak feshetti.
Yarım Türkçesi, mimikleri, hareketleri ve bir anda gülümsemesi ile sadece Trabzonsporlu taraftarların değil, bütün futbolseverlerin de sempatisini kazanan Şota Arveladze, kardeşi Arçil ile birlikte Trabzon’a geldikleri dönemde herkesin kendilerine yardımcı olduğunu anlatırken, “Trabzonspor’da kaliteli insanlar, kaliteli futbolcular vardı. Biz de kimseye saygısızlık etmedik.” sözleriyle kendi gözünden bir değerlendirme yapıyor.
En büyük zenginliğinin herkese saygı duyması olduğunu söyleyen Şota, “Ayrıca yaptığın iş ve karakterin seni başarı ile taşıyorsa bulunduğun ortamda da her zaman değer görürsün.” diyerek bir anlamda başarının nasıl geleceğini anlatıyor. Ve takım arkadaşlarından bahsederken “birbirini seven, saygı duyan” isimler olarak anlatması da o dönem takım içindeki arkadaşlığın hangi seviyelerde olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.
Trabzonspor’a geldiği ilk yıl kullandığı penaltıyı kaçırınca, “Penaltı atmadan gol kralı olacağım!” sözünü yerine getiren Şota, Avni Aker ismini duyunca da bir an duraksayıp dalıyor…
Geçtiğimiz yıllarda Türk televizyon kanallarında bir GSM şirketinin reklam filminde de oynayan Şota, Türk halkının büyük ilgisini ve sevgisini kazandı. Bu reklam filminden sonra hayran kitlesi de artan Şota, zaman zaman televizyon programlarında yaptığı esprilerle de âdeta herkesi kendisine hayran bıraktı.
-Öncelikle Şota Arveladze’yi tanıyabilir miyiz?
Şota Arveladze: Annem ve babam doktor. 3 erkek kardeşiz ve üçümüz de futbolu tercih ettik. Zaten doğuştan bir yeteneğiniz varsa onu kimse engelleyemiyor. O dönemlerde Gürcistan’ın takımı olan Dinamo Tiflis çok köklü ve başarılı bir kulüptü, ben de 6 yaşında orada futbol oynamaya başladım. Futbolcu olmak Gürcistan’da maddi olarak çok cazip değildi. Bu yüzden ailemiz eğitimimizi bırakmamıza izin vermedi. Ben Trabzonspor’a transfer olduktan sonra bile Gürcistan’da üniversitede ekonomi okudum. İyi bir eğitim almamız ailemizin ön şartıydı. Ekonomi bitirmeme rağmen ben paramı hep futboldan kazandım.
-Dinamo Tiflis’te altyapı eğitimini aldınız ve ardından 19 yaşında yolunuz Trabzonspor’la kesişti. Bu süreç nasıl gelişti?
Şota Arveladze: O dönemlerde hakem Erman Toroğlu, Dinamo Tiflis’in Avrupa Kupası’nda bir maçını yönetmişti. O maçta da Arçil ve beni fark edip bazı spor adamlarına ve Trabzonspor Başkanı Sadri Şener’e bizden bahsetmiş. Daha sonra da davet üzerine Trabzon’a hazırlık maçına geldik. Burada Sebatspor ve Trabzonspor ile 2-3 tane hazırlık maçı oynadık. O maçlardaki olumlu performansımızın da etkisiyle Trabzonspor bizi Dinamo Tiflis’ten istedi. 19 yaşındaydık ve ilk olarak Dinamo Tiflis’ten kiralık olarak gelmiştik. O zamanlar sezon ortasıydı ve Arçil ile bana takımdan ayrı antrenman yaptırılıyordu. Türkiye’ye gelmeden 3 ay önce de evlenmiştim ve o günler biraz zor geçti. O sürecin ardından Trabzonspor’un hazırlık maçlarında fırsat bulduk. O maçlarda biz 4-5 gol atınca bütün Trabzon bizi konuşmaya başladı. Bu sürecin ardından takımla antrenmanlara çıkmaya başladık. Ve çok kısa bir süre içerisinde tüm Trabzon halkı bizi sadece gol attığımız için değil, burada doğup büyümüşüz gibi bağırlarına bastı. O zamanlar ilk olarak de Beşirli’de kulübün tuttuğu bir evde kalmıştık. Sonrasında ise Şana’da geçti yıllarımız.
-İkiz kardeşiniz Arçil ile birlikte mi, Trabzonspor’a geldiniz…
Şota Arveladze: Trabzonspor’da Arçil ve beni çok sevdiler. Arçil’in yanımda olması bana da çok şey kattı. Bazen sakat olmasına rağmen destek için deplasman maçlarına da geliyordu. Az oynamasına rağmen başarılı bir dönem geçirdi. Oynadığı büyük maçlarda, kupa maçlarında büyük golleri vardı. Fenerbahçe’ye karşı, Beşiktaş’a karşı golleri vardı. Benim Trabzonspor’da başarılı olmamda onun da payı var. Onun başarısında da benim payım var. Çünkü biz birbirimize destek veren iki kardeşiz. Bu durum bizim için her zaman avantaj oldu.
-Trabzonspor’da o dönemlerde nasıl bir ortam vardı?
Şota Arveladze: İlk olarak tabii baktılar ki 2 tane zayıf çocuk geldi! “Bunlar nasıl top oynar?” denir gibi bir ortam vardı. Çünkü çok fizikli bir ligdi. Takım da çok fizikliydi. Çok büyük adale taşıyan bir takımdı. Ünallar, Hamiler, Tolunaylar, Ogünler… Ama futbolcular da bize inandı. Çünkü futbolcu size inanmazsa pas da vermez. Hami önünde boş kale olduğu hâlde bile gol atmam için bana pas veriyordu. O dönem çabuk geçti ve sorun yaşamadım. O dönemki kadro bizi sahiplendi. Birbirine saygı gösteren, birbirini seven bir oyuncu, teknik kadro ve yönetim vardı. Sadri Bey, Cafer Hazaroğlu, Faruk Özak, Kenan İskender gibi isimlerin bir duruşu vardı. Onların bizim arkamızda durmasını her yerde hissediyorduk. 24 yıl geçti ve hâlâ daha devam ediyor. O dönemler iyi dönemlerdi. Kaliteli futbolcular, kaliteli insanlar vardı Trabzonspor’da. Biz de kimseye saygısızlık etmedik. Benim zenginliğimin de o olduğuna inanıyorum. Ayrıca yaptığın iş ve karakterin seni başarı ile taşıyorsa bulunduğun ortamda da değer görürsün.
-Trabzonspor’daki ilk maçınızı hatırlıyor musunuz?
Şota Arveladze: Tabii ki hatırlıyorum… İlk maçımda penaltı kaçırdım. Avni Aker’de Altay ile oynuyorduk ve maç 0-0 devam ederken penaltı kazanmıştık. O maçta Hami yoktu ve yanlış hatırlamıyorsam Apo atmak istedi. Ünal Hoca da topu alıp bana verdi. Ben de atışı kullandım ve golü attım. Ancak hakem çizgi ihlali olduğu için atışı tekrarlattı. İkinci atışımda ise top direğe çarptı ve gol olmadı. Seyircinin reaksiyonu çok sertti. “Niye bu çocuğa topu veriyorsunuz?” der gibiydiler. Ama ondan sonra gol attım ve seyirci hemen değişti ve beni sahiplendi.
-Bir sonraki yıl ise penaltı atmadan gol kralı oldunuz. Ve “Penaltı atmadan gol kralı olacağım!” demişsiniz…
Şota Arveladze: Altay maçında kaçırdığım penaltının ardından tam olarak nerede söylediğimi bilmiyorum ama “Türkiye’de penaltı atmadan gol kralı olacağım.” dedim ve onu da yaptım. Türkiye’de penaltı atmadan gol kralı olan oyuncu da yoktur.O yıl şampiyonluğu kaçırdık ama Trabzonspor gibi büyük bir camiada 25 golle gol kralı olmak beni onurlandırdı.
-O zaman nasıl bir Avni Aker ve seyirci vardı?
Şota Arveladze: Avni Aker bizim için çok güzel bir ortamdı. Seyirci de mükemmeldi ve maçlara âdeta 1-0 galip başlıyorduk. Bütün takımlar Avni Aker’e gelmeye korkuyordu âdeta. Biz oynarken değişik bir Avni Aker ortamı vardı. Son zamanlarda ise biraz daha değişmişti. O dönemler sanki hesap yapmayan taraftar vardı gibi geliyor bana. Sevdası için, sevgisi için, takımı için, futbolcular için gelenlerle birlikte birleşik bir ruh vardı. Onun için hem futbolcuların hem kulübün hem de camianın işi biraz daha kolay oluyordu. Onun için o dönemler iyiydi. Avni Aker’de her zaman kazanma ruhu, başarı ruhu, hayat vardı. Orası yıkılsa da bence Avni Aker’den kalan en büyük ve güzel laf da o laflar olur. İnsanlar yıllar sonra bile “Biz burada neler yaşadık?” diye anlatacak. Yeni stat ne kadar güzel olsa da yeni başarılarla Avni Aker’in ruhu oraya taşınabilir.
-Trabzonspor’da birçok gol attınız ve krallık yaşadınız. Bu goller arasında sizin için en özel olan hangisiydi?
Şota Arveladze: İlkler her zaman önemlidir. Ayrılış döneminde Gaziantepspor’a attığım gol de benim için özel ve önemlidir. Kupa finallerindeki gollerim, Galatasaray’a, Beşiktaş’a ve Fenerbahçe’ye atılan goller de özel ve güzel. Avni Aker’de Eskişehir’e karşı bir maçta 5 gol attım. O maç ve goller de güzeldi. O maçta kafa ile sektirerek attığım gol de farklı ve güzel bir goldü.
-1995-1996 sezonu için neler söylersin?
Şota Arveladze: O sezon bana göre başarıyı ifade ediyor. Sonuç alamadık ama en güzel dönemdi. 82 puana ulaşıp başarılı bir sezon geçirdik. Belki başkası için başarılı olmayabilir ama o dönemi biz yaşadık, biz yaptık, biz attık, biz yendik. Sonuçta Fenerbahçe şampiyon oldu, tebrik etmek lazım. Belki de o sene şanslıydılar. Çünkü Fenerbahçe bizi İstanbul’da 3-1, Avni Aker’de de 2-1 yenmişti. O maçtan önce oynanan Vanspor maçı da psikolojik olarak bizi etkiledi ama sonuçta Fenerbahçe’ye karşı 2 maçı kaybettik. 2 maçın birinde berabere kalmış olsaydık biz şampiyon olacaktık ama olmadı.
-Sayın Arveladze teşekkür ederiz.
Şota Arveladze: Ben teşekkür ederim.