Kovid-19 sonrası kentlerin geleceği masaya yatırıldı

Ortahisar Belediyesi Trabzon’da, “Kovid-19 Sonrası Kentlerin Geleceği” konulu çalıştay düzenledi. Koronavirüs tedbirleri kapsamında çevrimiçi ortamda çalıştaya konuşmacı olarak Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç, Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Kent Bilimci Prof. Dr. Ruşen Keleş, KTÜ Mimarlık Fakültesi Şehir Bölge Planlama Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dilek Beyazlı, ŞPO Trabzon Şube Başkanı Ercan Şen ve Sağlıklı Kentler Birliği Müdürü Murat Ar katıldı.

ÖZLÜ: “KENTLER YENİDEN YAPILANMALI”

Çalıştayın açılış konuşmasını yapan Ahmet Metin Genç, salgın sürecinin bundan sonra şehirlerin nasıl yönetileceğiyle ilgili pek çok konuyu gün yüzüne çıkardığını söyledi. Çalıştayın salgın sonrası için üretilecek politikalar konusunda yol gösterici olacağını belirten Başkan Genç, “Hakikaten çok çok olağanüstü bir dönemden geçiyoruz. Bütün yeryüzünü etkileyen bir salgınla karşı karşıyayız. Ülkemiz de bunu önlemek için birçok tedbirler aldı. Bu işi burada Bilim Kurulu yönetti. Salgın sürecinden sonraki yaşam yeni normal diye adlandırılıyor. Şehirler nasıl yönetilecek? Halk sağlığı nasıl ele alınacak? Kentlerin yeniden yapılanması ve yönetilmesi ve bu yönetim anlayışına esas olacak politikaların belirlenmesi oldukça önemli bir konu haline geldi. Bu çalıştayımızın bu anlamda örnek olacak şekilde ülke sathına yayılması gerektiğini düşünüyorum.” diye konuştu. 

ÖZLÜ: “PANDEMİ ZENGİN, FAKİR HER KESİMİ VURDU”

KTÜ Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi ve Kovid-19 Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, salgınla birlikte kent yaşamının ciddi bir değişikliğe uğradığını söyledi. “Kovid virüsüyle birlikte yaşamayı öğrenmeliyiz” diyen Özlü, “Kovid- 19 sonrası eskisi gibi gidemeyeceğimizi biliyoruz. Ne kadar süreceğini de tam olarak bilmiyoruz. Biz bu virüsle birlikte yaşamayı öğreneceğiz. Bu bitirse bile başka salgınlar bizi tehdit etmeye devam edecek. Virüs zengin, fakir her kesimi vurdu. Dolayısıyla bu salgında çok da güvende olmadığımızı gördük. Şu anda çok kırılgan durumdayız. Bir yerde çıkan virüs kolay bir şekilde bütün dünyaya yayılabiliyor. Dünyada virüsün olmadığı hiçbir yer yok. Bazı yerlerde daha yoğun yaşanıyor. Şu anda bütün dünya yangın yerine dönmüş durumda.”

ÖZLÜ: “KALABALIK KENT GERÇEĞİNİ TEKRAR KONUŞMALIYIZ”

Kovid’in hızlı bir şekilde salgına dönüşmesinin en büyük nedeninin mevcut yaşam biçimi olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Tevfik Özlü, “Dünya bir şehir ya da kent gibi oldu. Ulaşım ve iletişim çok kolay. Toplu yaşam da bu virüslerin yayılması için çok uygun. Mega kentler buna çok müsait. Bizim kalabalık kent gerçeğini tekrar konuşmamız lazım. Kırsal alanda da yaşam oluşturmalıyız. En riskli alanlardan biri de toplu taşıma. Uçuşlar iptal edildi. Kent içi ulaşım toplu taşıma araçları üzerinden oluyor. Toplu taşıma ile ilgili ciddi kırılma noktamız var. Bunun alternatiflerini mutlaka tartışmamız lazım. Salgın süreci, yeni tedarik zincirleri oluşturdu. Ama bu zinciri kestiğiniz zaman insanlar aç ve susuz kalabilir. Hepimiz birbirimize bağlıyız. İnternet ve doğal gaz kesildiğinde bu hepimizi etkiler. İşte bunun alternatif yollarını düşünmemiz lazım. Bundan sonra yapabileceklerimizin öncelikleri değişebilir. Gıda, kimya, sağlık, iletişim, dijital ortam çok önemli hale geldi. Neler önemli neler daha az önemli bunu bir kez daha konuşmalıyız. Genel olarak baktığımızda insanoğlunun doğanın sahibi gibi değil de yöneticisi gibi davranması gerekir.”  ifadelerini kullandı. Tevfik Özlü salgının yayılmasını önlemek için toplu yemeklerin, toplu ulaşımın, toplu etkinliklerin en aza indirilmesi gerektiğini ve uzaktan eğitim imkânlarının artırılması gerektiğini söyledi.

KELEŞ: “KENTİN DEĞİL, KENTLERİ YÖNETENLERİN AKILLI OLMASI GEREKİYOR”

Salgınlardan korunmak için akıllı kentler değil, kentleri yönetenlerin akıllı olması gerektiğine dikkat çeken Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Kent Bilimci Prof. Dr. Ruşen Keleş, “Artık; güvenli, sağlıklı, istihdam, eğitim gibi konular da güvenli kenttin kapsamı alanı içine girmektedir. Kentlerin tarihsel gelişim süreci içerisinde hep salgın olaylarıyla karşılaşıyoruz. Kolera, veba ve en son olarak da kovid salgınıyla karşılaştık. Daha uzun yıllar bu salgın kent yaşamımızı etkilemeye devam edecek. Günümüzde akıllı kent, güvenli, sağlıklı, dirençli, dayanışmacı, sürdürülebilir ve iklim değişikliğine uyum sağlayan kent kavramı ortaya çıktı. Akıllı kent konusunu ele alırsak. Teknolojik ve dijital gelişmelerin kent yaşamına etkilerini ifade ediyor. Güvenlik kameralarını örnek verebiliriz. Sağladığı kolaylıklara rağmen akıllı kent kavramının doğru olmadığını düşünüyorum. Kentler akıllı olmaz. Bunları yönetenlerin akıllı olması gerekiyor. Dirençli kent kavramı da geniş ölçüde kullanılan bir kavram haline geldi. Bütünsellik ilkesinden yararlanmak zorundayız. Farklı sektörlerin birbirinden ayıt edilmesi artık olanaksız hale gelmiştir. Sağlık, kent ve eğitim konuları birbirinden ayrılamaz.” diye konuştu.

KELEŞ: “DEVLET MÜDAHALE EDECEK”

Türkiye’de kentleşme sorunu olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Ruşen Keleş, “Doğu Karadeniz sahilinde yaşanan seller bu kapsamda değerlendirilmeli. Konuya bu açıdan bakıldığında doğal afetler insan davranışlarıyla iç içedir. Bu konuda da bütünsel yaklaşmamız lazım. Kentleşmenin oranı hızı ve bu günkü durumunu sürdürecek olursa Kovid salgını gibi durumlarda kent yönetiminin her kademesinde değişiklikler yapılması gerekmektedir. İçinde yaşadığımız dönemde yeni bir müdahaleci dönemin ağır basacağını düşünüyorum. Devletin burada müdahalesi söz konusu olacak. Büyük kentlerimiz rahat yaşanabilecek kent özelliklerini sürdüremiyorlar. Özellikle İstanbul…” şeklinde konuştu.

BEYAZLI: “ŞEHİRCİLİK ANLAYIŞI KÖKTEN DEĞİŞECEK”

Salgının kent yaşamıyla ilgili yeni mevzuatları gündeme getireceğine vurgu yapan  KTÜ Mimarlık Fakültesi Şehir Bölge Planlama Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dilek Beyazlı, “Biz doğayla da mücadele ediyoruz. Sanki onu yönetmeye kalkıyoruz. Ama bu gibi salgın durumlarında gerçek gücümüzün farkına varıyoruz. Kovid şehircilik anlayışımızı kökten tartışmaya yol açıyor. Bu derece ciddi sonuçları olan salgını yaşayan toplumun bununla mücadele etmek için gerekli tedbirleri almaması düşünülemez. Sağlık ve çevre politikaları, iklim değişikliği ve küresel sağlık politikaları ayrı ayrı durumlar olarak gözüküyor ama bu yanıltıcı. İklim değişikliği konusunu çoğu kişi buna ben sebep olmadım diye düşünüyor. İklim değişikliğinin sınırları aşan bir dayanışma gerektirdiğini biliyoruz. Sınır ötesi etkileşim de bizi ciddi anlamda dayanışmaya ve ülkeler arası işbirliğine iteliyor. Küresel salgınla mücadele daha geçici tedbirler gerektirirken, iklim değişikliği daha kalıcı tedbirleri almamız gerektiriyor. Bu öldürücü küresel salgında gördük ki, doğayla çevreyle dost yaşam biçimini uygulamaya geçirmeliyiz. Üretimin, kapitalizmin neden olduğu bu çevre hava kirliliği salgının yan etkisi olarak azaldı. Muhtemelen bu düşüş çok ciddi bir ivmeyle birlikte bizi sera gazı üretiminde tekrar üst seviyelere getirecek. Bu salgın bizi ne kadar güçsüz olduğumuzu, bugünü değil, gelecek nesli düşünen politikalar üretmemiz gerektiğini fark ettirdi. Dünyadaki ormansızlaşma ve habitat kaybı bu salgınların en büyük nedeni. Hayvanların doğal yaşam alanları azaldığı için insanlarla iç içe geçebiliyorlar. Ülkemizdeki 99 depremi yönetmeliklerimizde pek çok değişikliğe neden olduğu gibi bu salgın da kent yaşamıyla ilgili mevzuatlarda değişikliğe neden olacak. Şehir planlamamada artık daha fazla veriyi bir arada değerlendirerek ve dikkate alarak planlarımızı oluşturmamız gerekiyor.” ifadelerine yer verdi. 

ŞEN: “İNSANLARIN TERCİHLERİ DEĞİŞTİ”

Salgınla birlikte insanların yaşam biçimleriyle ilgili değişen tercihlerine değinen ŞPO Trabzon Şube Başkanı Ercan Şen, “Kovid salgını birçok şeyin farklılaşmasına neden oldu. Planlama dinamiklerimiz farklılaşacak. Milyonlarca nüfusun yaşadığı kentlerde birçok sorun var. Yerel yönetimler ve hükümetler salgın sürecinde pek çok konuyu hayata geçirdiler. Salgından kentsel yaşamın tamamı etkilenmiş oldu. Tabi nüfusun dinamik yapısı ve yüksek nüfus risk faktörlerini artırıyor. Kırsalda durum böyle değil ama kentlerde nüfus yoğunluğunu tekrar ele almamız gerekiyor.  Dirençli kentlerin en büyük faktörü planlama konusudur. Bu tür risklere verilecek yanıt dirençli kentlerin kapsamında değerlendirilmeli. Yaptığımız ankette kovid salgını sonrası insanların büyük çoğunluğunun büyük kentlerde yaşamak istemediğini tespit ettik. Konut tercihinde de değişimler oldu. Daha az katlı evleri tercihler arttı. Ülkemiz deprem ülkesi… İnsanlar, deprem ve diğer doğal afetlerle karşı dirençli kentlerin planlanması gerektiğini söylüyor. Yaya kullanımının artırılması, yeşil alanların ve bisiklet yollarının artırılmasını istiyorlar. Dirençli kent kavramını yeniden gündeme almak zorundayız. Sağlıklı altyapının olduğu kentler yapmalıyız. Mekânsal imar planlarını yeniden ortaya koyup düzenlemeliyiz. Yoğun yapılaşmanın önlenmesi gerekir. Mahalle ölçeğinde yaşam alanları oluşturulmalı. Rezerv donatı alanları bırakılmalı. Ulaşım planlamasıyla entegre kent planının olması gerekiyor. Akıllı kent uygulamalarını kent yaşamına sokmalıyız. Kırsal alanları da yeniden planlayarak gözden geçirmeliyiz.” diye konuştu.

AR: “ŞEHİRLERİN SAĞLIK PROFİLİ DİKKATE ALINMALI”

Salgın sürecinin sağlıklı kentlerin önemini ortaya çıkardığını ifade eden Sağlıklı Kentler Birliği Müdürü Murat Ar, “Salgın sürecinde sağlıklı şehir kavramıyla ilgili yeni yaklaşımlar ortaya çıktı. Yerel yönetimlerin önemi oldukça arttı. Yerel yönetimlerin çalışma şekillerinde de değişimler yaşandı. Sahada, evde çalışma usulleriyle ilgili yeni metotlar hızlı bir şekilde üretildi. Yerel yönetimler toplumun ilk başvurduğu merkezler. Salgın sürecinde kendisini fazlasıyla gösterdi. Yerel yönetimler akıllı şehir uygulamalarının olumlu neticelerini aldı. Bundan sonra yapılacak her işin sağlık boyutu da düşünülmeli. Yapılan projeler tıpkı ÇED Raporu gibi sağlık etki raporuna göre yapılmalı. Bu alanın kurulmasının temel amacı yerel yönetimlerin gündemine sağlığı en üst noktada anlatmaktır. Sağlıklı kent olma bilincine sahip kent sağlıklı bir kenttir. Her şehrin sağlık profili birbirinden farklıdır. Bu farklılıklara göre planlamalar yapılmalı. Kovid salgını dünyanın bu salgınla ortak mücadele etmesi gerektiğini gösterdi. Artık hiçbir şey eskisi olmayacak. Dünya ülkeleri bir araya gelerek kovid-10 salgını gibi bu sorunlara ortak çözümler üretmeli.” dedi.

GENÇ: “NÜFUS YOĞUNLUĞU DENGELENMELİ”

Çalıştayın kapanış konuşmasını yapan Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç, salgınlarla mücadele için nüfus yoğunluğunun dengeli bir şekilde bütün kent sathına yayılması gerektiğini belirterek,  “Bu tür salgınlar bizim inancımızın ve medeniyetimizin gereği olan dayanışma ruhunu ortaya çıkarıyor. Bütün belediyelerde ortak uygulamalar paldı. Maske üretiminden tutun da yardımlara ve temizlik gibi konulara kadar… 2009 yılında Trabzon’umuzun topoğrafyası gereği yapılaşmanın yoğun ve çarpık olduğu şehrimizde biz yerel seçimlerde ‘Trabzon’da yapan değil, yıkan belediye başkanları daha çok anılacak’ demiştik. O zaman biraz sıra dışı gibi kabul edilmişti ama artık bunun önemini anladık. Yaşanabilir kent açısından, insan sağlığı açısından, sürdürülebilir yaşam kalitesi açısından yeşilin artırılması gerektiği ortaya çıktı. Yoğun yapılaşmanın da salgın sürecinde sirkülasyonu artırdığı için bunun dengelenmesinin gerekli olduğu ortaya çıktı.  Nüfus yoğunluğunun dengelenmesi gerekir. Şehrin nüfus artışıyla Ortahisar’ın nüfus artışı birbirinden çok farklı. Ortahisar nüfusumuz 306 binden 340 bine çıktı. Salgından sonra eski mahalle kültürümüzün tekrar canlandırılması gerektiğini anlamış olduk. Teknolojinin kent yaşamını kolaylaştırmasının yanında şehre getirdiği yükü hesap edemiyoruz. Kırsal yaşamın önemi ve değeri arttı. Bize emanet olarak bırakılmış su kaynaklarımızı, temiz havayı, doğal kaynaklarımızı korumalıyız. Doğaya müdahale etmeden, doğayla birlikte yaşamalıyız. Karadeniz bölgesi iklim değişikliği eylem planı geçen yıl temmuz ayında yürürlüğe girdi. Ona ilişkin çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bizler de yerel yönetimler olarak bundan sonraki çalışmalarda bu parametreleri dikkate alarak adımlar atmalıyız diye düşünüyorum. Çok güzel bir toplantı oldu. Katılan bütün hocalarımıza yürekten teşekkür ediyorum.” ifadelerine yer verdi.

KENTLERİN GELECEĞİNİ BU İSİMLER KONUŞTU

Koronavirüs tedbirleri kapsamında çevrimiçi ortamda çalıştaya konuşmacı olarak Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç, Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, Ankara Üniversitesi Öğretim  Üyesi Kent Bilimci Prof. Dr. Ruşen Keleş, KTÜ Mimarlık Fakültesi Şehir Bölge Planlama Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dilek Beyazlı, ŞPO Trabzon Şube Başkanı Ercan Şen ve Sağlıklı Kentler Birliği Müdürü Murat Ar katıldı.

Anahtar Kelimeler:
KtüInternetKovid
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.