Dedi: İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya havalimanı VIP alanında “Akıllı ol Süleyman Soylu” diye bağırılmasını nasıl yorumluyorsunuz?
Dedim: Önce, o insanların girme hakları olmadığı alana, VIP sahasına girmelerine verilen izni tartışmalıyız. Önce güvenlik zafiyetini konuşmalıyız. İkincisi ise bunun bir provakasyon olduğunu söylemeliyiz. Bu bir cesaret işi değildir. Bir İçişleri Bakanı’na... Üstelik Süleyman Soylu gibi bir İçişleri Bakanı’na... Ve üstelik Kato Dağı’ndan ayağının tozuyla memleketine bayramlaşmaya gelen bir bakana ‘Akıllı ol Süleyman Soylu’ diye bağırmak cesaret işi değildir. Bilinçli bir tehdittir ve düpedüz provokasyondur. Hedefleri olan bir porovokasyon.
Dedi: Provokasyon ise bir şeyler amaçlanmıştır?
Dedim: Doğrudur. Gözaltı, nezaret, mahkeme v.s. tabiki bu süreçler hemen ‘Diktatörün ülkesinde bir bakana laf attı diye başına gelen kalmadı’ edebiyatı... Yani, sahte ve organize bir kabadayıdan (!) mağdur çıkarma sanatı!... Ama Süleyman Soylu bu tuzağa gelmedi. Şimdi şu duruşa bakalım!... Şu reflekse bakalım!... Provokasyona rest çeken büyük yüreğe bakalım... “Artistlik yapma lan!... Bütün planları yerle bir ederken bir mangal yüreği ifade eden üç kelime...” Kato Dağı’ndan ayağının tozuyla dönen bakan tehdide prim vermiyor. Tehdit eden şahsı ‘Artist’ olarak niteliyor. Yani Soylu’yu tehdit eden şahıs meşhur olmak isteyebilir!... Soylu en başından lafı yetiştiriyor. Bu oyuna prim vermiyor. Kato, Tendürek, Hakkari Dağ’larının kahramanı, PKK’nın FETÖ’nün korkulu rüyası bir adamın Trabzon’daki tehdit ifadesi karşısında ilk refleksi, tehdit edeni ciddiye almayarak ve aşağılayarak bitirmek oluyor.
Dedi: O zaman bu tehdit ciddiye alınacak nitelikte bir tehdit değil mi?
Dedim: Vukuu bakımından basit, şüyuu bakından ise çok ciddi sonuçlar doğurabilecek bir tehdit. Bakan Soylu şüyuuna izin vermiyor. Olayın bu boyutunu daha iyi anlamak için Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt’un yorumuna bakalım. Provokatöre diyor ki,“Süleyman Soylu, aklının zekatını verse senin gibilere kırk yıl yeter” Enginyurt demek istiyor ki, “Teröristlerin Kandil’deki ağa babaları da dahil... Pelsilvanya’daki başları da dahil... Korkutamadıkları Soylu’yu Trabzon havalimanındaki sen mi korkutacaksın?.. Soylu korkacak ve sana işlem yaptıracak öyle mi!.. “Soylu aklının zekatını verse sana kırk yıl yeter.” Dolayısıyla buradaki gerçek amaç Soylu’yu korkutmak değildir. Provoke edip CHP hanesine İstanbul seçimleri için puan yazdırmak... Soylu’nun Trabzon ziyaretini boşa çıkarmaktır.
Dedi: Olayın ikinci boyutu hangisi?..
Dedim: Bu tehdit diline CHP tepki göstermeliydi. Hani daha önce Bakan Süleyman Soylu’nun terör yandaşlarına veya muhiplerine çıkışı karşısında “Bakan tehdit dili kullanıyor” diye kıyamet koparanlar var ya!.. Onlar bu kez bakana yönelik tehdide tepki koymalıydılar. Ama koymadılar, koyamadılar. Çünkü dün de bugün de samimi değiller.
Dedi: Size göre neden sessiz kaldılar?
Dedim: Olayı, Soylu’yu korkutamayan, Soylu’dan korkup fareler gibi kaçan akıl sahipleri organize etti. Soylu’yu provoke etmek için gönüllü tehditçi bulanlar şimdi kalkıp Soylu’yu mu savunacaklar?
Dedi: Vatandaş bu oyunu anladı mı?
Dedim: Trabzon ve Trabzonlular anlasın yeter. Amacına ulaşamayan provokasyonu ve çapını değerlendirsinler yeter. Soylu’yu Trabzon’da ve bir Trabzonlu tarafından tehdit ettirmenin ne anlama geldiğini anlasınlar yeter. Soylu’dan hakettiği kıymeti esirgemesinler yeter.