Kahramanlar vatanın bekası için bir bir toprağa düşerken birileri başka hesaplar peşinde. 31 Mart öncesinde başlayan provokatif çıkışlar ve açıklamalar 31 Mart sonrası da hız kesmeden devam ediyor. Mayıs ayının ikinci haftasında Yüksek Seçim Kurulu İstanbul seçimleri ile ilgili açıklamayı yapacak. Ortada dolaşan usulsüzlük iddiaları doğru ise seçim ipta edilecek gibi. Ana Muhalefet cephesinde sürekli bir hareket ve Yüksek Seçim Kurulunu tehdit dolu açıklamalar geliyor. Buradan haklıdır veya haksızdır konusuna girmeyeceğim. Onu yüce milletimiz takdir edecektir. Ancak son zamanlarda hakikaten ilginç şeyler olmaya başladı.
Ana Muhalefetin lideri bir gün önce İsrail Maslahatgüzarı Roey Gilad ile bir gün sonra da Kalamışta Koç ile görüşüyor. İlk bakışta normal gibi görülebilir ancak İstanbul görüşmesi günübirlik ve söylenenlere göre denizde oluyor. Bir lideri görüşme yapacağı şahsın ayağına götüren nedir.? Onu ayağına kadar getirecek gücü nereden buluyor.? Basına neden bir açıklama veya resim verilmiyor.? Bu kadar önemli ve gizemli görüşmenin içeriği nedir.? Bu görüşme gerçekten olmuş mudur.? Henüz olmadı diye bir açıklama gelmedi.
Gezi olaylarında Koç ailesine ait olduğu söylenen Divan Otel eylemciler için üst gibi kullanıldı. Bu görüşmenin içinde Koç ailesinin adının geçmesi insanlarda soru işareti oluşturuyor. Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan açık açık söyledi. “Arap Baharından sonra şimdi de bir ‘Türk Baharı’ oluşturmak istiyorlar” dedi. Boşuna söylenmiş bir söz değildir bu.
Acaba YSK kararı öncesi bir kalkışmanın, toplumsal çatışmanın ön provası mı yapılıyor.? Amaç bir seçimin yenilenip yenilenmemesi mi yoksa Türkiye’nin bağımsız politikalar üretmesinin önüne geçmek mi?
Ekonomik saldırıların amacı toplumu yıldırıp doldurmak mı?
Kardeşliği büyütmemiz gerekirken bir birimizi yememiz mi gerekiyor.?
Bir iç savaşın ayak sesleri mi bunlar?
Martın sonu bahar sloganı subliminal bir mesaj mı içeriyor.?
S-400 ile bir ilgisi var mı bu gerginliğin? Ne olursa olsun S-400’ü alacağız. Bunun kıta sahanlığımızın korunması adına önemli katkıları olacaktır. Kara ve Denizdeki gücümüzü havada da perçinleyeceğiz.
Güzel şeyler olmuyor dostlar.Etraftan çooook pis kokular geliyor ve bu bir vatandaş olarak benim beynimdeki sancıları arttırıyor. Ülkem adına, milletim adına endişeleniyorum. Umarım yazdıklarım endişeden öteye geçmez, umarım ben yanlış yorumluyordurum, umarım ben yanılıyordurum. Amacım kimseyi suçlamak değil tabi.
ABD’nin Suriye ve Irak’ta oluşturmak istediği terör koridorunun önündeki tek engel Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ayaklarına pranga vurulmak isteniyor. İç meseleler ile boğuşturup etrafımız sarılıyor ancak boşa bunu beklemeyin. Biz sokakta, kahvede, yolda bir birimizle selamlaşıp konuştuğumuz müddetçe bunu başaramayacaksınız.
Bu ülkede kimse Emperyalistlerin kurşun askerliğine soyunmasın, kimse bu ülkede Emperyalistlerin dümen suyuna girmesin, kimse Emperyalistlerin şakşakcılığına soyunmasın. Hele hele iç savaş provasına hiç girişmesin. Türk Milleti ne Araplara, ne Venezuela halkına nede kimliksiz insanlara benzemez. Geçmişten gelen devlet geleneği, irfanı bunun önüne geçer. Emperyalizme kurşun asker olmaya yeltenen her kim olursa olsun bu necib millet bunları affetmeyecektir. Akıllı olalım, aklımızı başımıza devşirelim, başka Türkiye yok. Ramazanın mübarek olsun dostlar.