Çözüm süreci denen haklı gerekçelere dayanan ancak bir tarafı sürekli eksik bırakılan, ardından bir çok acının yaşanmasına sebep olan eylemler sonrasında, halkın yaşadığı ve gördüğü manzara karşısında tepkisi çığ gibi büyüdü. Bu tepkiyi muhalefet kendisine kanalize etmeyi başardı. Sürekli megri megri, habur, çadır mahkemeleri, oslo süreci diyerek halk içerisinde ki nefreti iyice körükledi.
Algıya karşı iktidar kanadı hiç bir inandırıcı politika üretemediği gibi teslimde oldu. Seçim sürecinde terör elebaşına AA üzerinden açıklama yaptırılması, yerli ve milli denmesi, Ahmet Kaya’nın mezarının Türkiye’ye getirilmesi tartışmaları ve asıl can alıcı nokta olan Osman Öcalan gibi bir soytarının TRT Kurdi kanalına çıkartılması milliyetçi/muhafazakar seçmende derin kırılmaya neden oldu. Bu akıl büyük bir oy kaybına neden oldu. Bu süreç AK Parti'nin ipini çekmeye yetecek bir süreç.
Sahada onca sorunlar, yolsuzluklar, adam kayırma had safhada iken bu durum bağımsız kaynaklarca köşke iletilemedi, iletildiyse de muhtemelen Cumhurbaşkanına ulaştırılamadı, ulaştırıldıysa da danışmanlar tarafından yanlış yönlendirildi, yönlendirilmediyse de düzeltilmesi yönünde verilen talimatlar uygulanmadı. Ülke genelinde il il, bölge bölge direkt olarak küliyeye bağlı istihbarat yapılanması derhal kurulmalı, bu yapılanma ile aylık toplantılar yapılıp sahadan gelen olumsuzluklara karşı neşter gecikmeksizin vurulmalı.
Kelle koltukta görevini yapan, bayramı dahi olmayan, haftada bir gün bile izin kullanamayan, haftalık mesaisi diğer memurların iki katı olan Emniyet Teşkilatının hiç bir hakkı gözetilmedi. Yıllarca 3600 için mücadele verdiler. Sözler alındı ancak gerçekleşmediği gibi sanki 3600’ün olmaması adına işin içine öğretmen, İmam vs. Katıldı. Bu durum vicdanları yaraladı. Aynı işi yapan askeri personele verilen haklar Emniyet mensuplarına çok görüldü. Hak edene hak ettiğini vermezsen sonucu bu olur. Daha önce ezici bir çoğunluğu AK Parti'ye oy veren Emniyet Teşkilatının emeklileride dahil %80’i hükümete oy vermedi.
Halkın göçmenlere yönelik açık tepkisine rağmen kulak tıkanarak tüm ülkeye yayılmasına müsaade edildi. İran tarafından ülkemize kanalize edilen Afganlı mültecilerin suç oranlarının yüksek olması halkı canından bezdirmiş durumda. Bunun yanında Suriye’li göçmenlerin cami önlerinde, sokak başlarında dilenerek sürekli halkı taciz etmeleri halkın nefretini kazandı. Bu kişiler bir şekilde ülke dışında tutularak finanse edilebilirdi. Üstüne vatandaşlık verildiği iddiaları da buna tuz biber oldu. Akpartiye göçmen politikaları büyük darbe vurmakta, vurmayada devam edecek gibi görünüyor.
Rahip Brunson olayı Cumhurbaşkanımıza kayıtsız bağlı seçmende bir kırılmaya neden oldui. Söylenen sözlerin arkasında durulmalı ve geri adım atılmamalıydı. Şayet S-400 konusunda da benzer olay olursa bu güne kadar kayıtsız şartsız Reis’in arkasında duran samimi kitle büyük erozyon yaşar.
Muhalefet ile gereksiz tartışmalara girilmemeli, herkesin Cumhurbaşkanı olma yolunda halk kucaklanmalı. İdeolojiye tepki verirken o ideolojiye gönül veren samimi insanlarda kırgınlıklar oluşmakta buda toplumsal ayrışmayı derinleştirmektedir. (çöptür, cibiliyetsiz, çukur gibi) Düşük profilli kişilerin makamlara atanmasının önüne geçilmeli. Atanan kişilerin takibi yapılmalı. Makama haiz olmayan, devlet terbiyesinden uzak, ciddiyetsiz insanlar makamlardan alınmalı. Yandaş diye tabir edilen basına çeki düzen verilmeli. Ekonomik kriz nedeniyle halktan tasarruf istenmesinin inandırıcı bir yönünün olması gerekir. Bakanlar, Milletvekilleri, bürokratlar makam ve saltanat içerisinde yaşarken, meclise daha yeni lüks araçlar alınırken, halka kemer sık demek aklıyla alay etmektir. Sürekli gezilere çıkan bürokratlara yolluk, harcırah gibi uygulamalar durdurulmalı, istismarın önüne geçilmeli. Belediyeleri borç batağına sürükleyen başkanlara ayrım gözetilmeksizin hesap sorulmalı.
Seçim propagandalarını hazırlayan kişi önce o davanın ruhuna vakıf olmalı, halkın ruhuna, gönlüne, duygularına dokunur propagandalar hazırlanmalı. Yeni bir Erol Olçok bulunmalı. Buna uygun sosyal medya ekibi oluşturulmalı. Halkın tercihine saygı gösterilmeli. Ordu ilinde meydana gelen olayın yönetilmesinde bile halkla zıtlaşıldı. Seçilsin atanamaz gibi yersiz söylemler halkta kini arttırdı. Ben seçeyim de sen atama bakalım denerek inatla halk adaya sahip çıktı. 31 Mart seçimleri öncesi beka diye halkın önüne bir sorun kondu. Ancak seçim sonrası unutuldu. Bekanın ne olduğu anlatılamadığı gibi inandırıcılığı da kalmadı. Halkın bir kesimine hain dendi. Halk ben hain değilim, oyumu da şuna vereceğim diyerek inatla dayatmaya direndi. Trenden inen bir daha binemez dendi ancak halk trenden inmedik trenden atıldık diyerek tepki verdi, anlaşılamadı.
Sayın Alpaslan aynen katılıyorum. Bu kadar yanlışı üst üste yapan ve iktidar da kalan başka bir siyasetçi yok. Reis çok seviliyor, bu yanlışlardan dönülürse 2023 de yinede AK Parti favoridir. Bu yapılan yanlışlar domine etkisi yaptı diye düşünüyorum.