Sağlık Bakanlığının Covid-19 virüsünün, 65 yaş üstü insanları ve kronik rahatsızlığı olanları daha çok etkilediği söylendikten sonra, toplumda bir akıl karışıklığı oluştu. Basın/yayın organlarında ilgili ilgisiz kişilerin söylemleri, bilim adamları arasında ki açıklama farklılıkları bunun tuzu biberi oldu.
Konusunda uzman dediğimiz insanlar bile virüs konusunda fikir birliği sağlayamayarak, vatandaşlarda ki kafa karışıklığını dahada arttırmaktan başka yaptıkları bir şey yok. Birde bunlara her daim televizyonların kadrolu elemanları olan gazetecileri katarsak durum dahada vahim hale geliyor. Vatandaşın gözünün içine baktığı bilim kurulu üyeleri bile bazen farklı açıklamalar yapıyor.
Vatandaşta panik, korku had safhaya ulaştı. Psikolojisi bozulmaya başladı. Ölüm korkusu bacayı sardı.
Sanayiye ekmek parasını kazanmak için gitmek isteyen ustayı, eşi eve almamakla tehdit ediyor,
Hapşıran bir adama vebalı gibi bakılıyor,
Zonguldak ilinde otobüsle eve gitmek isteyen yaşını almış teyzeyi şöför aracına almıyor, orada bulunan vatandaş ise ‘benden uzak dur sende korona var’ diyerek aşağılıyor.
Sokakta oturan iki yaşını almış dedeye sözde insan müsveddeleri su atarak vebalı muamelesi yapıyor.
Ankara ilinde iki genç araç içinden yaş almış büyüğümüze ‘sokağa çıkma, sana normalde cezayı işlem uygulayacaktık, bu seferlik affettik’ diyerek alay ediyor.
Alzhımer hastası yaşını almış amcayı durduran birkaç müptezel ‘önce maske takıp ardından başını, yüzünü, gözünü kolonyalarak’ alaya alıyor.
İzmir’de camilerde okunan duaların sesini bastırmak için balkon ve camlardan alkış tutan yedi ceddinden yeminli din düşmanı kansızlar.
Şu partinin seçmeni yaşlı, virüs ençok onları öldürecek diyebilecek kadar alçalan sözde gazeteci, yine yaşını almış insanlara angut diyecek kadar alçalan istismarcı.
Umreye gidenleri öcü ilan edip zevk için ABD, İngiltere, İtalya gibi ülkelere giderek ülkemize geri dönen 270 bin kişiyi göremeyecek kadar duyarsız olduk.
Tüm bu örneklere baktığımızda pandeminin içimizde olduğunu görebiliyoruz. Türk milletinin düştüğü kültürel erozyonu görüyoruz. İzmir’de denize döktük dediğimiz vatan/millet/din, iman düşmanlarının yüzerek geri çıktıklarını ve toplumun her kesimine yayıldığına şahit oluyoruz. Şükürsüz, her şeye muhalif, hatta kendine bile muhalif bir duruma evriliyoruz. Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete.
Bunların yanında sürekli sokağa çıkma yasağı ilan edilsin, tüm işyerleri kapatılsın, OHAL uygulansın diyen ve bunu topluma sosyal medya aracılığı ile pompalayan insanları görüyoruz. Kendinden başkasını düşünmeyen, gündelik işle, asgari ücretle geçinen, işyerinin kirasını ödemede zorlanan esnafı düşünmeyen, ekilmeyen tarlaların insanları açlıkla öldüreceğini bilemeyecek kadar cahil bir kesim. Amaç pandemi değil. Amaç ülkenin krize sürüklenmesi, amaç ülkenin yaşanmaz olması, amaç millete tuzak.
Peki çözüm nedir;
Covid-19 ile ilgili bilim kurulu içerisinde bir sözcü seçilerek kurulun aldığı ortak kararla vatandaşlar bilgilendirilmeli.
Her önüne gelen çıkıp TV’lerde pandemi uzmanı gibi konuşmamalı.
İnsanları korkutmadan olayın vahameti anlatılmalı,
Hayat bir şekilde normal akışına döndürülmeli,
Topluma sürekli korku pompalayanlarla ilgili işlem yapılmalı.
Sosyal medyadan ‘şurası karantinaya alındı, şu kadar ölü var gizleniyor, şurada virüslü hastalar dolanıyor’ gibi korku ve panik yaratan sosyal medya hesaplarına işlem yapılmalı. Özür dilese dahi ayrım yapılmadan gereği yapılarak adalet terazisinde kilosuna göre hesaba çekilmeli.
Unutmayalım; Türk devleti büyüktür. Bununda üstesinden gelir, ancak ahlaki erozyonun, çöken sosyal ilişkilerin tamiri olmaz. Pandemi içimizde, önce içimizdeki pandemiyi tedavi edelim.
PANDEMİ İÇİMİZDE
28 Mart 2020 Cumartesi 11:40
Eline kalemine sağlık