Osmanlı’da eğitim sistemi medreseler, üniversite eğitimi veren Süleymaniye Medreseleri, mahalle mektepleri, tekke ve zaviler ile mahalle mekteplerinde yürütülürdü. 19.yüzyıl içerisinde eğitimde yenilik çalışmaları kapsamında Mühendislik okulları, Tıp ve Harp Okulları açıldı. İstanbul Üniversitesi kuruldu. Bunun yanında 1363 yılından beri devam eden saray okulu olarakda adlandırılan Kur’an-ı Kerim, Tefsir, Hadis, Kelâm gibi dini derslerle birlikte Edebiyat, İnşa (şiir), Dil Bilgisi, Arapça, Farsça gibi dil ve edebiyat dersleri ile Matematik, Coğrafya, Mantık gibi müspet ilimlerin okutulduğu Enderun Mektepleri faaliyet gösteriyordu. Enderun Mekteplerinde Sanat Eğitimi, Beden Eğitimi ve Uygulamalı İdari İşler Eğitiminin yanında burokrasi ile alakalı konularda eğitim konuları içerisinde yer alıyordu.
Cumhuriyetle birlikte eğitim sistemimizde köklü değişikliklere gidilmiştir. Batıyı örnek alan bir eğitim sistemi uygulamaya geçirilmiş ve bu bağlamda; Tevhidi Tedrisat Kanunu, Maarif Teşkilatı Hakkındaki Kanun, Yeni Türk Alfabesinin kabulu, Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu kurularak eğitimde batı eksenli yeni bir sisteme gidilmiştir. Osmanlı döneminden kalan eğitim kurumları kapatılmış yeni eğitim sistemine entegrasyon amacıyla okuma yazma seferberlikleri ilan edilmiştir.
Tüm zor şartlara rağmen eğitim alanında yapılan yenilikler, ülke çapında ki direnişe rağmen gelişmeye başlamış, halkın okuma yazma oranı ve okullaşma konusunda umut verici rakamlara ulaşmıştır.
Türk Eğitim Sisteminde Fulbright 1949 yılında Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına Z. Akdur, Amerika Birleşik Devletleri adına Büyükelçi George Wadsworth arasında imzalanan ikili anlaşma ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden geçen 13 Mart 1950 tarih ve 5596 sayılı kanun ile Türkiye-Amerika Birleşik Devletleri Kültürel Mübadele Komisyonu yani Türkiye Fulbright Eğitim Komisyonu kurulmuştur. Komisyonun amacı; Türk ve Amerikalı üniversite mezunlarını, akademisyenleri, sanatçıları, kamu görevlilerini eğitim, yaşam ve seyahat masraflarını kapsayan burslarla desteklemek ve ABD’de eğitim almak isteyen Türk öğrencilere eğitim danışmanlığı hizmeti sunmaktır. Merkezi Ankara olmakla birlikte İstanbul ilinde de irtibat ofisi bulunmaktadır. Bu güne kadar 6500 kişinin bu sistemden yararlandığı bilinmektedir.
Yine aynı dönemde yani 1951 yılında TAD (Türk-Amerikan Derneği) kuruluyor. Kültürel emperyalizmin kollarına Türk Eğitim sistemi emanet ediliyor. Anlaşmada zamanın Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri, milletvekili Cemal Köprülü, milletvekili Halide Edip Adıvar, İstanbul Üniversitesi Rektörü Ömer Saraç, A.B.D. Ankara Büyükelçisi George Wadsworth, Robert Koleji Müdürü Floyd Black gibi isimlerin bulunmaktadır.
Peki bu anlaşmaya nasıl gidilmiş ve neden ihtiyaç duyulmuştur? Hangi Maddeleri içermektedir? Ne amaşlamaktadır?
Bunlara cevap verebilmek için bizi bu anlaşmaya zorlayan etkenlere bakmak gerek. 27 Şubat 1947 yılında Türkiye ve ABD Kahire’de bir anlaşma imzalayarak 2.Dünya savaşında ABD ordusundan kalan silahları Türk Ordusunun alabilmesi için 10 milyon dolar bir kredi kullandırılır. Yine 12 Mart 1947 tarihinde ABD Başkanı Turuman, Türkiye ve Yunanistan’a verilecek 400 milyon dolarlık mal ve askeri yardımı kongreye onaylatır. Bir milleti ele geçirmek istiyorsan onu borçlandıracaksın. Borçlandıracaksın ki onu boyunduruğun altına alabilesin. Dananın kuyruğu işte burada kopuyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti aldığı borçları ödeyemez. ABD bu durumu fırsata çevirerek ülkemize eğitim alanında bir anlaşma teklif eder. 1948 yılında ABD Büyükelçiliği Dışişleri Bakanlığına müracaatla “Kültür Anlaşması”nı teklif eder. 27 Aralık 1949 yılında Türk Milli Eğitimine pranga vuracak anlaşma yani ‘Fulbrıht Anlaşması’ imzalanır.
MİLLİ EĞİTİM Mİ!!!!! YOKSA FULBRİHT MI?(1)
05 Kasım 2019 Salı 09:10