Cumhurbaşkanı Erdoğan 27 Mayıs kutlamalarında yapmış olduğu açıklamada; “Bize ne diyorlar? Suriye’de, İdlib’de, Libya’da ne işimiz var? Buralarda ne işimiz olduğunu çok kısa zamanda çok çok iyi anlayacaksınız.” şeklinde bir açıklama yaptı.
Ocak 2020’de Libya tezkeresi meclisten geçmişti. O dönemde ki yazımda;
“Libyayı kaybedersek Akdeniz’i yani Mavi Vatan’ı kaybederiz. Akdeniz’de bulunan büyük doğalgaz, petrol yataklarını kaybederiz. Önümüzdeki yüzyılı çöpe atar, Akdenizde adım atamayız. Ülkemiz uzun süredir ilk defa hem sahada hem masada güçlü konumda. Libya’da da başarmak zorundayız. Anadolu’da var olmak, kaybetmemek için buna mecburuz. Libya’da başarısız olmak demek İsrail’in Türkiye’ye ebedi komşu olması, Fırat’a kadar olan tüm bölgenin tehlikeye düşmesi demektir. Suriye, Libya ve Doğu Akdeniz Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bekasının mührüdür. Savunma hatlarımızın anadolu içlerine çekilmesinin engelidir.” demiştim.
Bu bir dengedir, dengeyi bozarsan kurşunun nereden geleceğini bilemezsin. O gün Libya’nın önemini kavrayamayanlar, basın yoluyla küstahça parmak sallayanlar, ordumuza lejyoner benzetmesi yapanlar, gelen başarıların ardından sessizliğe gömüldüler. Kökeninden kopmuş, mayası bozulmuş insanlar, katran karası gecelerde dahi mazluma ümit, açlara çare olmuş, adalet için can alıp can vermiş atalarımızı anlayamayanlar, Libya’daki Suriye’de ki mücadeleyi de anlayamazlar. Zaten anlamaları da beklenemez.
Hafter; BAE, Rus Wagner ve Fransa’nın desteği ile ayakta kalmaya çalışan emperyalistlerin kuklası bir diktatördür. Libya halkı üzerinde bir karşılığı da yoktur. Silahla ayakta durmaktadır. Bölgede ki baskısı azaldıkça, saha hakimiyetine darbeler vuruldukça, halk UMH’ye olan desteğini açıklıyor.
Türkiye destekli UMH’nin sahadaki etkisi arttıkça Rusya’dan stratejik adımlar gelmekte. Daha önce siyasi çözüme yanaşmayanlar, bugün ülkemizi oyalamak, sahadaki etkisiniz azaltmak adına masaya çekme derdindeler. Biz bunu Suriye’de iki kez gördük.
Rus Dışişleri Bakanı Lavrov; “Libya’da ki ihtilafı askeri yöntemlerle çözmenin bir anlamı yok. Libya’da derhal ateşkesi desekliyoruz. Ateşkesin ardından ortak yönetim mercilerinin kurulması için siyasi görüşmelere geri dönülmeli” diyerek durumu özetliyor aslında.
Rusya’nın Wagner’i çekmesi geri adım olarak değil stratejik bir adım olarak görülmeli. Bu adımın örneklerini de yapmış olduğu hamlelerle gösteriyor. Suriye’den Esed/İran destekli Şii milisleriyle, hapishanelerde bulunan DAEŞ militanlarını af bahanesiyle Libya’ya göndermeye başladı. Ayrıca Hafter’e hava desteği sağlamak için BAE ile birlikte savaş uçağı da gönderiyorlar. Ateşkes ve siyasi çözüm isteğinin temel amacı Hafter’e destek için yapılacak olan tahkimata zaman kazandırmaktan başka bir anlam taşımıyor.
Bu akıl sadece Rus aklı da değildir. ABD-Rus yapımı yeni bir oyunun sahneye konulmuş halidir. ABD Dış İlişkiler Kongresi; “Libya artık Türkiye’nin Libyası”, yine New York Tımes “Türkiye çarpıcı kazanımlarla Libya’da belirleyici güç” şeklinde açıklama yaparken öbür taraftan BAE’ye silah satışını onaylayarak dolaylı yoldan Hafter’e desteğini de açıklıyor.
Mahallenin uyanığı önce kavgayı çıkartır, sonra kenara çekilerek olanları izler ya, işte ABD’nin Libya’da ki durumu bu. Gizli ortaklar bizim bu konuda Suriye’den antremanlı olduğumuzun farkındalar sanırım. Rusya’da anlaşmaya imza atmayarak kaçan, Berlin’de de aynı tavrı sergileyen Hafter’in siyasi çözüm istemediğini onlarda çok iyi biliyorlar. Hatta siyasi çözüm iradesinin olmadığını, siyasi çözümden kastın kendileri olduğunu bilmiyor olamazlar.
Lale devriyle başlayan, Tanzimatla zemini hazırlanan, Meşrutiyet devrinde köklerini salan, Fulbright anlaşmasıyla son darbesini vuran, batı bizden güçlüdür, akıllıdır, üstündür anlayışına, Libya, Suriye ve Doğu Akdeniz’deki hamlelerimizle set çektik. Beynimize kazınan prangaları yıkmaya başladık.
Libya, Doğu Akdeniz, Mavi Vatan ve Suriye’deki mücadele bir varoluş mücadelesidir. Büyük Türkiye idealinin sahaya yansımasıdır. Asla bir ego tatmini değildir. Emperyalizmin kanlı emellerine, çocuklarımızın geleceğine yönelik bir mücadeledir. Bizim olan hidrokarbon yataklarının bizden çalınmasına set vurma girişimidir. Yeniden dirilişin adıdır. Kazanacağız, kazanacağız, kazanacağız.
LİBYA DENKLEMİ
28 Mayıs 2020 Perşembe 11:27
Konu yerinde ve güzel analiz edilmiş.