GORDİON DÜĞÜMÜ

Daha önce Suriye sorunu, İdlib ve Doğu Akdeniz ile ilgili bir çok yazı kaleme aldım. Her defasında asıl sorunun Akdeniz’deki fosil yakıtların paylaşımından kaynaklandığını belirttim. Yine aynı noktadayım. Sorunun ana kaynağı Doğu Akdenizdeki paylaşımdır. 
Barış Pınarı harekatını gerçekleştirdiğimizde, önce ABD ile anlaşma imzaladık. Ardından ABD kendi kontrolündeki bir çok bölgeyi Rusya’ya devretti. Bizde Rusya ile anlaşma imzalamak zorunda kaldık. Kamışlı ve Deyrizor gibi petrol yataklarının olduğu bölge iki emperyal güce kaldı. Yani Suriye doğu ve batı olarak iki emperyal güç arasında paylaşıldı. Aralarında adı konulmamış ittifakın sahaya yansıyan tarafı burası. Bunu ABD’li Jeffrey şöyle itiraf ediyor: “Ruslarla bizim dialoğumuz var, sık sık görüşüyoruz.” Bu gizli ortaklığı belirgin hale getiriyor aslında.
  Şimdi gelelim Putin ve Erdoğan arasında ki 5 Mart protokolüne;

 -Gece 00.01 itibarıyla ateşkes sağlanacak,
 -Sivillerin korunması, mültecilerin geri dönüşü sağlanacak,
 -Rejimin saldırması durumunda Türkiye’nin karşılık verme hakkı saklı tutuldu,

-M4 karayolu karayolunun kuzey ve güneyini kapsayacak şekilde güvenli bir bölge tesis edildi,

 -Tüm terörist gruplar ortadan kaldırılacak,
 -15 Mart itibarıyla Türk-Rus ortak devriyeleri yapılacak.
Basın açıklamasında dikkatimi çeken bir durum daha oldu. Suriye rejimi yerine Suriye Arap Cumhuriyeti sözünün kullanılması. Yine egemenliğine, BM Güvenlik Konseyi kararlarına dayanarak toprak bütünlüğüne vurgu yapılması. Bu cümle ileride sıkıntı oluşturacak konumda. Tüm terörist gruplar ortadan kaldırılnası cümlesi ise, önemli bir kazanım gibi duruyor. HTŞ, PKK/YPG gibi terör gruplarına karşı operasyonun meşruiyeti anlaşma ile perçinlendi. 
Çeçen Lider Şehit Cehar Dudayev; “Rus ile yaptığın anlaşmanın süresi mürekkep kuruyana kadardır” der. Devletimiz bunun bilincinde olmalı ki protokolde “Rejimin saldırması durumunda Türkiye’nin karşılık verme hakkı saklı tutulur” cümlesi kullanılmıştır.
Anlaşma, gözlem noktaları açısından kayıp ancak askerimizin savaşarak kontrol ettiği noktalar bazında kazanım olmuş, Türk askerinin kalıcılığı, devletimizin garantörlüğü kabul edilmiştir. Yani İdlib’in statüsü değişmiştir. Askerimizin sahada ki başarısı, diplomasi masasında tam olmasada karşılığını bulmuştur.
Her iki tarafta taviz vererek bir ortak noktada anlaşmış, sorun ötelenip soğumaya alınmış ve diplomasiye bir kez daha şans verilmiştir. Dilimizde Gavur sözü “hakikati örten” manasındadır. Atalarımız “domuzdan post gavurdan dost olmaz” demiştir. Devleti yönetmek sorumluluk ister. Bu sorumluluk bazında devlet ricalimiz gerekli sağduyuyu korumuştur. Barışı savunanların şimdi savaşı savunması ise ayrı bir şizofrenik vaka. Ne yaparsan yap muhalif bakış olacaktır. 
Her şeye rağmen bu  anlaşma sürüdürülebilir olmasada elimizi güçlendiren bir anlaşmadır. Önümüzdeki aylarda sahada tekrar çatışmalara şahit olacağız. Taki 32 km derinliğinde güvenli bölge oluşana ve Doğu Akdeniz sorunu çözülene dek. Olay gordion düğümü haline dönüşmüştür. Bu düğümü çözen kazanacaktır. Zaman bunu gösterecektir.