Son iki yıldır EYT diye bir toplumsal hareket ortaya konulmaya çalışılıyor. Bu hareket ve bununla birlikte 3600 ek gösterge isteği İstanbul ve Ankara gibi metropollerin kaybedilmesinde önemli etki yaptı. Peki nedir EYT.?
EYT’yi, “Emeklilikte Yaşa Takılanlar” olarak tanımlayabiliriz. 8 Eylül 1999 yılında 57.hükümet (DSP, ANAP ve MHP) tarafından çıkartılan dönemin Çalışma Bakanı Yaşar Okuyan’ın imzası bulunan, 4447 sayılı yasa olarak tanımlayabiliriz. Yine bu yasa ile emekli olmak için prim gün sayısı, kadınlarda 20, erkeklerde 25 yıl iken prim gün sayısı yerine yaş şartı getirilmesinin adıdır.
Sosyal Güvenlik Sisteminde oluşan çıkmazı, işleyen bir sistemin meydana getirilmesi amaçlanarak, bayanlarda 62 erkeklerde 65 yaş şartı getirilmiş, yasadan önce işe girenlere de kademeli emeklilik meclisten geçirilmiştir. Bu yasa çıkartılırken hukukun evrensel ilkesini hatırlamayanlar bugün 20 yılın hesabını sorarcasına toplumsal kaos üretme peşine düştüler.
Aslında ortada duran bir ölü var ve bu ölü toprağa verilmeli. Görmemek, duymamak, halının altına süpürmek, halka doğru anlatamamak sadece hükümete olan tepkiyi arttırır. 31 Mart seçimleri öncesi belediye başkan adayları bu sorunu çözeceğini bile ilan ettiler. Mansur Yavaş attığı twette; “31 Martt’tan sonra Ankara’da EYT’li vatandaşlarımız da çözümlerimiz ile gülecek” diyordu. Yapamayacağını bile bile insanların duygularını sömürerek oya dönüştürmeyi başarmıştı.
Şimdi sorunla ilgili EYT’lileri anlamaya çalışalım. Ne diyor EYT’li?
-Mağdur sayısı 5 milyon, orta yaş sınıfında olduğumuz için iş bulamıyoruz.
-Prim gün sayım dolmasına rağmen emeklilik yaşım dolana kadar prim ödemeye devam etmek zorundayım.
-Aylık bağlama oranlarında sıkıntı var. Çalıştıkça, prim ödedikçe düşen emekli maaşı var. Sanki prim ödedikçe cezalandırılan bir kitle var.
-İşsiz kalanlar sağlıktan faydalanamıyor.
-Özelde çalışıp iş bulamayan, yaşlı görülerek iş verilmeyen insanlar mevcut. Yani kamu ve özelde çalışanlar arasında büyük bir adaletsizlik var.
Hükümet bu soruna bir şekilde çözüm üretmek zorunda. Önce devlet diyen insanlar bile konuyu yanlış anlamakta hükümete sert tepkiler vermektedir. Sorun eski olsada çözüm bu hükümetin elinde. Ne yapılabilir’e gelince benim naçizane önerilerim şudur:
-50 yaş üstü insanları çalıştırmak için özel sektöre destek verilsin.
-Prim ödeyen, primi çok ödeyenin maaşı yüksek tutulsun.
-İş bulamayan EYT’li kardeşlerimiz en azından GSS kapsamına alınsın.
-Emeklilikte yaş şartı 1999’dan sonra işe girenlere uygulansın, geriye dönük işletilmesin.
-Prim gün sayısını dolduramayıp yaşı dolduranlara prim ödeyip emekli olma hakkı tanınsın.
Karşımızda her konuyu istismar eden, insanların duygularını sömüren, toplumsal kışkırtma peşinde koşan bir muhalif kesimimiz var. Bu durumu göre göre bu insanlar muhalefetin istismarına terk edilmemeli.
Koruk üzüm yiyenin yüzü ekşir, yüzümüzü ekşitmeden, kullandığımız dile dikat etmeliyiz. Kırılan bardağın tamiri olmaz. Kırmadan, dökmeden soruna çözüm bulmak hükümetin görevidir. Unutmayalım ki dostlar öz birleştirir etiket ayrıştırır. Hükümet öz olmak birleştirmek zorundadır. “Hak, Hukuk, Adalet, Evrensel Hukuk” herkese eşit mesafede olmalı. Kamuda çift maaş alanlar varken EYT’lileri bir kenara bırakmak, önce vatan diyen insanları yaralar.
EYT LABİRENTİ
19 Kasım 2019 Salı 09:56
dedikleriniz yapılsa sorun bir nebze olsun giderilir