Son günlerdeki değişim söylemimizin bazıları tarafından sanki ilk defa olan bir şeymiş gibi algılandığını görüyorum. Halbuki biz, kendimizi sineye çekme, sorgulama işine yeni başlamadık. En başından beri bu anlayışla hareket ediyoruz. Çünkü bizim inancımıza göre Allah'tan başka hiçbir varlık layüsel değildir, sorgulanamaz değildir.
"BAZI YANLIŞLARI ANCAK APTALLAR YAPAR"
Türkiye güçlendikçe ülkemize ve dolayısıyla bizlere yönelik hücumların şiddeti de artıyor. İşte daha dün, Norveç'teki NATO tatbikatında sergilenen terbiyesizliği sizler de takip ettiniz. Bazı yanlışlar vardır ki onları aptallar değil ancak alçaklar yapar. Bu da işte böyle bir hadisedir. Şahsımı ve Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü hedef alan bu terbiyesizliği, NATO içinde bir süredir varlığını müşahede ettiğimiz çarpık bir bakış açısının dışa vurumu olarak anlıyorum.
"NATO'NUN GÜVENİRLİĞİ SORGULANIYOR"
Suriye'den ülkemize yönelik tehditlerin zirveye çıktığı bir dönemde füze savunma sistemlerini geri çekerek Türkiye'ye yönelik bir saldırı durumunda harekete geçilmeyebileceği intibasını veren NATO'nun güvenirliği, tüm üye ülkeler nezdinde sorgulanır hale gelmiştir. Biz kendi güvenliğimizi sağlamak için Rusya'dan S400 hava savunma sistemleri almaya kalktığımızda, ittifakın önde gelen kimi ülkeleri tarafından ortaya konan tepki de bu çarpıklığı teyit eder mahiyettedir.
"İDLİB'DE AYNI ADIMLARI ATIYORUZ"
Fırat Kalkanı Harekatı ile zaten her şey görüldü. Bundan sonraki süreçte de şimdi İdlib'de aynı adımları atıyoruz. Afrin'de aynı adımları atacağız. Kim ki bize en ufak bir tacizde, tehditte bulunur, bunun hesabını sorarız. Biz 911 kilometre sınırımız olan bir ülkeden bu tehdidi alacak, sessiz kalacağız, 12 bin kilometreden buraya birileri gelip buraya müdahale edebilecek. Bu nasıl iş? Bizim yaptığımızdan daha doğal, daha tabii ne olabilir?
"AFRİN'İ DE KURTACAĞIZ"
Suriye'de İdlib operasyonunu da tamamlayacağız, Afrin'i de kurtacağız, Münbiç'i de asıl sahiplerine teslim edeceğiz. Diğer bölgeleri de terör örgütlerinden temizleyeceğiz. Irak'ta, Kandil başta olmak üzere ülkemize yönelik terör eylemlerinde kullanılan ne kadar bataklık varsa hepsini kurutacağız. Libya'da oynanan oyunlara seyirci kalmayacağız. Körfez'de çıkartılmaya çalışılan kardeş kavgasını engellemek, ateşi alevlendirmek için çıkarılan mezhepçilik fitnesini söndürmek üzere tüm gücümüzle çalışacağız.
"AMBALAJI VE ETİKETİ DEĞİŞTİRİYORLAR"
Kimi zaman FETÖ olan kimi zaman da başka isimler taşıyan örgütler imal ediyorlar. Aslında hepsi de eli kanlı katiller sürüsünden ibaret. Hep aynı, sadece ambalajı ve etiketi değiştiriyorlar. İşte SDG olayında olduğu gibi yani PYD/YPG, kalktılar dediler ki 'Bu anlaşıldı, bunun ismini değiştirelim.' Diyen kim? Amerika. Ne yaptılar ismini? SDG, Suriye Demokratik Güçleri, sevsinler sizi. Biz anlamadık, yuttuk bunu. Artık bunların hepsini biliyoruz. Bu fabrikada üretilen örgütler, ihtiyaca göre tedavüle sokuluyor. Gerektiğinde tadilata tabi tutuluyor, gerektiğinde ise imha ediliyor.
"BU NASIL İTTİFAKTIR"
PYD denilen bölücü terör örgütü, daha düne kadar 'DEAŞ'la çatışıyor' denilerek silaha, paraya, siyasi desteğe boğuluyordu. Rakka'da bu iki örgüt iş üstünde yakalanıp çarpık ilişkisi ifşa olunca fabrikatörler ne dediler, saygıyla karşıladıklarını ifade ettiler. Ayıptır, biz sizlerle müttefik değil miyiz? Bu nasıl ittifaktır? Müttefikinize böyle bir çalımı nasıl atmaya kalkarsınız? Biz bu işlerden biraz anlarız. İnkara, yalana, çarpıtmaya dayalı açıklamalarıyla ülkemizi ikna ettiklerini sananlara diyoruz ki biz her şeyin farkındayız. Asıl önemli olan, siz kendi yaptıklarınızın sonucunun farkında mısınız?