Türkiye üzerindeki iddiaların hep devam edeceğini ama bugün çok daha farklı bir dönemin içinde bulunulduğunu anlatan Bakan Soylu, dün ABD'de bir terör hadisesi, çok kısa bir süre önce de Somali'de bir terör saldırısı gerçekleştirildiğini anımsattı. Soylu, hem tehdit algıları hem ekonomileri hem de insan kaynağı açısından Somali ve ABD'yi benzer iki lige koymanın mümkün olmadığını vurguladı.
"NORMAL BİR SÜREÇ İÇİNDEN GEÇMİYORUZ"
"Türkiye'nin arazisinin pahalı olmasının temel sebeplerinden birinin de insan kaynağıdır." diyen Soylu, sözlerine şöyle devam etti:
"Biz normal bir süreç içinden geçmiyoruz. Yeni kavramlar duyuyoruz, her biri hepimizi etkiliyor. Vekalet savaşları ile karşı karşıyayız. Bütün bunlara nazaran bir başka süreç yaşadık. Bir de 15 Temmuz oldu. Hayatımızın olağan akışını başka bir tarafa eviren bir 15 Temmuz. Herkesin başını iki elinin arasına alıp, bazen işin içinden çıkamadığı, 'biz ne yapacağız' diye düşündüğü bir süreçten geçtik."
15 Temmuz'un yaşandığını anımsatan Bakan Soylu, büyümenin yüzde 5,1 olduğunu, yüzde 7 büyüme beklendiğini, 9'lu simülasyonlar yapıldığını kaydetti. Geçen yıl Antalya'ya 6 milyon 200 bin turistin geldiğini anlatan Soylu, "Bu yıl ise şu ana kadar 9 milyon 600 bin rakamına ulaşıldı. Yıl sonunda da bu rakam 10,5 milyona çıkacak. Büyük bir mucize olacak." dedi.
"TERÖRÜN PSİKOLOJİK YÖNETİMİ..."
Bu büyük mucizenin sahibinin Türkiye ve millet olduğunu vurgulayan Soylu, şu görüşlerini paylaştı: "Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu, terör... Terörün bir rasyonel yönetimi, bir de psikolojik yönetimi vardır. Rasyonel yönetimi mümkün olduğunca sağlanıyor ama terörün psikolojik yönetimi de rasyonel yönetimi kadar önemlidir. Bu konuda sadece devlet değil, sivil toplum örgütleri dahil olmak üzere, herkesin ciddi bir şekilde sorumluluk alması gerekir. Bunun turizm ile ilgisi var. Bizim Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde bu psikolojik yönetimi nasıl yönetmeye çalıştığımızı, bizden önce nasıl yönetilmeye çalışıldığını belirler. 2016, 69 bin 118, bin 671'i yabancı. 2017'nin ilk 9 ayı 99 bin 252. Yabancı turistteki artış yüzde 93, yerli toplam turistteki artış yüzde 40.
İçişleri Bakanlığı yaparken sadece meselenin güvenlik, asayiş, göç, uyuşturucu meseleleri ile ilgili değiliz. Van ile ilgili enteresan bir rakam... İzmir, Bodrum, Muğla anlatmıyorum. Özellikle 400 bin geçen sene, 830 bin bu sene. İçindeki yabancı miktarı 430 bine çıktı 276 binden. Yıl sonuna kadar 550 bine çıkacak. Bu önemli bir sıçrayıştır. Bu akut dönemde turizmde ciddi bir sıçrayış sağlanabiliyorsa, gerek 2016'daki 15 Temmuz'daki krizi hep beraber iyi yönettik ve gerekse de etrafımızdaki, coğrafyamızdaki tedirginlikleri kendi iç bünyemizde iyi yönettik."
Bakan Soylu, İçişleri Bakanlığı döneminde 12 kez Mardin'e gittiğini, bu kentte turist sayısının 83 binden 192 bine çıktığını, daha henüz işin başında bulunduklarını, bu rakamlarla tatmin olmayacaklarını herkesin iyi bildiğini aktardı.
Diyarbakır'ın yüzde 122'lik yabancı turist artışı, yüzde 124'lük de toplam turist artışı yakaladığına işaret eden Soylu, burada otel, yol, havalimanı güvenliğine kadar alınan birçok önlemin bulunduğunu vurguladı.
"KİM İŞİN İÇİNDEYSE ONA AİT DEĞERLENDİRMEYİ ORTAYA KOYALIM"
Üzüldükleri bir noktanın olduğunu aktaran Bakan Soylu, şunları söyledi:
"Bizim de bu ülkeyi yöneten insanlar olarak etrafımızda gelişen olaylar konusunda morale ihtiyacımız olduğunu ifade etmek isterim. Şunu çok net söyleyeyim. TÜSİAD, Türkiye'nin önemli bir kuruluşudur. TÜSİAD Başkanı çıktı bir açıklama yaptı. 'Olağanüstü halin kaldırılması lazım.' dedi. Ya peki ben burada ne iş yapıyorum, neciyim ben. Turizmi turizmciye soruyoruz, ayakkabı sektörünü de ayakkabıcıya soruyoruz. Mesele reel, rasyonel bakmaktır. Kim işin içindeyse ona ait değerlendirmeyi ortaya koyalım. Turizmci adama ahkam kesebilme kabiliyetine sahip değilim ki. Ben siyasetçiyim, siyaset yapabilirim ama reel sektörün siyaset yapma kabiliyetleri en alt düzeyde olmalıdır, ideolojik bakmamalıdır. Başkalarının söylediğiyle de hareket etmemelidir."
"TÜRKİYE 'UCUZ' BİR MEMLEKET DEĞİL"
Bakan Soylu, deniz turizminden doyan, daha üst segmentte olabileceğini düşündüğümüz ve geleceğe yönelik bir turizm akınında, yaylaların önemli turizm potansiyelini getireceğine inandığını belirtti.
Soylu şu değerlendirmeleri yaptı: "Yaylalarda pıtrak gibi evler büyümektedir. Üç, dört, beş katlı. Daha da ötesi var. Hazine arazisini 'burayı sana verdim' diye 'Sülün Osman' misali satanlar var. Rize, Trabzon, Giresun, Gümüşhane, Artvin'de bir tespit yaptık. 1 Ocak 2017'den itibaren 2 bin 670 yayla evi yapılmış. Bu yönetilemez bir şeydir. Bu geleceğimize bırakabileceğimiz hakikaten önemli bir maliyettir. Burada siyasetçi olan benim, siyasetçi olan sivil toplum değil ki. Ben halktan oy istemek için, onun ayağına doğru gidiyorum. Bunları yıkalım diyoruz, sivil toplumdan bir tık destek görmüyoruz. Yıkıyoruz, tam tersi birtakım olumsuz değerlendirmeler üzerinden, bunun yapılmaması üzerine birtakım mazeretlerle değerlendirmeler ortaya konuyor. Türkiye ucuz bir memleket değil. Ne olursunuz malımızı ucuza vermeyelim. Biz ucuz bir ülke değiliz."
Terör örgütü PKK karşısındaki son 40 yılın en önemli süreci içinde bulunduklarını anlatan Soylu, bunun hükümetin son 15 yılda koyduğu kararlılığın neticesi olduğunu bildirdi.
"YÜKSELEN DEĞERLERE CİDDİ SALDIRI SÖZ KONUSU"
Türkiye'nin önemli üstünlüklerine işaret eden Soylu, "Bugün hep beraber bu fırsatları yarına taşıma bizim sorumluluğumuzdur. Gelecek nesillere bırakabileceğimiz sistemin hem rasyonel hem verimli hem de güçlü olabilmesi için tarihi bir dönem. Hepimize sorumluluk düşüyor. Burada bakan arkadaşlarımızla biz en az kendine zaman ayıran insanlarız. Aynısını bu dönem içinde sizlerden de bekliyoruz. Bilesiniz ki 24 saat bir taraftan güvenlik, bir taraftan yönettiğimiz diğer meseleler olsun aklımız, zihnimiz, kulağımız, tamamen toplam standardın yükselmesindedir. Bunun en önemli sayaçlarından bir tanesi de turizmdir. Eğer artıyorsa işlerimiz iyi gidiyor demektir, artmıyor, yerinde duruyorsa güvenlik ve huzur endeksimizde problem var demektir. Yükselen değerlere yönelik ciddi bir saldırı söz konusu. Karadeniz turizmi yükseliyor, Karadeniz'e konuşlanmak istiyorlar, Ege ve Akdeniz yükseliyor, Ege ve Akdeniz'e konuşlanmak istiyorlar. Bunların hepsinin farkındayız. Hepsinin tedbirlerini en yüksek noktada alıyoruz. İnşallah yarınlarda çok daha aydınlık günlerde olacağız." diye konuştu.