İYİLEŞMEYİ BEKLİYORDU ENFEKSİYON ÖLDÜRDÜ

Trabzon’da beyinde pıhtı atması sonucu KTÜ Tıp Fakültesine kaldırılan 62 yaşındaki Yüksel Özkan hastanede kaptığı enfeksiyon sonucu hayatını kaybetti. 10 Eylül’de hastaneye kaldırılan Özkan, yapılan ilk müdahalenin ardından nöroloji servisinde tedavi altına alındı. Doktorlar beynin sağ tarafında atan pıhtıya hastane de gerekli ameliyat malzemesi olmadığı için müdahale edemediği için tedavi ilaçla yapıldı. İlaçla yapılan tedavi nedeniyle 30 gün nöroloji servisi ve yoğun bakım ünitesinde tedavi edilen Özkan, tedavisi sürerken kaptığı hastane enfeksiyonu sonucu hayata gözlerini yumdu. Ölüm nedeni raporlara septisemi ve serebrovasküler olarak da yansıdı.

ENFEKSİYON OLMASAYDI AĞABEYİM YAŞAYACAKTI

KTÜ Tıp Fakültesi Nöroloji servisinde kaptığı enfeksiyon sonucu ağabeyinin hayatını kaybettiğini ifade eden acılı kardeş Nazmi Özkan, dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Özkan, “Hastamızı enfeksiyondan kaybettik. Burada hastalar kendi öz hastalıklarından değil enfeksiyondan ölüyor? Ağabeyim hiç hastaneye gelmeseydi belki de felçli biçimde yıllarca yaşayacaktı. Bize hastada septisemik şok olduğu ve kanına bulaştığı söylendi. O gecesi zaten ne kadar ilaç müdahalesiyle yaşatmaya çalışsalar da kalbi durdu ve vefat etti. Ölüm nedeni raporlara da septisemi şok olarak yansıdı. Ağabeyimiz öldü inşallah başkaları da bu acıyı yaşamazlar.” dedi.

DOKTORDAN KAN DONDURAN İFADELER

Ağabeyi Yüksel Özkan’ın KTÜ Tıp Fakültesindeki tedavi sürecinde ağabeyiyle ilgilenen doktorlardan biri olan Doç. Dr. S. G.’nin hastanedeki enfeksiyonla ilgili kan donduran ifadelerde bulunduğunu iddia eden Nazmi Özkan, “S.G. isimli doktor hastanedeki enfeksiyonla başa edemediklerini açıkça söyledi. Ağabeyimin durumunu sormak için odasına gittiğimde bana , “Biz hastanenin enfeksiyonuyla baş edemiyoruz.” dedi. Bunu duyunca kanım çekildi, moralim bozuldu. Enfeksiyonda onların üzerinde bir durum var. Baş edemiyorlar. Biz başkalarının da acı çekmesini istemiyoruz. Bu hastaneye önlem alınsın.” diye konuştu.

YAŞANANLARI ANLATTI

Nazmi Özkan ağabeyi Yüksel Özkan’ın hayatını kaybetmesiyle ilgili süreci şu şekilde anlattı: “Ağabeyim 10 Eylül’de hastaneye yatırıldı. Acil doktoru beyinde pıhtı attığını ve kısmi felç olduğunu, beyinde ciddi manada bir hasar olduğunu ancak hastanın zamanında getirilerek zamanında müdahale edildiğini söyledi. Ağabeyimin beynindeki hasarın giderilmesi için yapılacak ameliyat malzemelerinin ellerinde olmadığını söylediler. Elleri kolları bağlı ilaçlı tedaviye geçildi. Biz o zaman düşünemedik onlar söylese biz o malzemeleri alırdık. 11 Eylül’de ağabeyimi alıp MR’ye götürdüler. Herhangi bir kanaması yoktu. Çok rahattı. Felç de zamanla etkisini yitirdi. Ondan sonraki gün kardeşimi nöroloji yoğun bakım ünitesine aldılar. Orada tedavi süreci başladı. Bize sürekli hastanın durumunun çok iyi olduğunu ve nöroloji yoğun bakımından çıkabilecek ilk hasta olduğu gibi şeyler söylendi. Ağabeyime ilaçlı tedavi yapıldığı için 10 Ekim’e kadar müdahale edilemiyordu. Zamanla ağabeyimin ilk kez sağ kolunu oynatamadığını 20 Eylül’de fark ettik. 24 Eylül’e kadar bu kol şişti ve bizi nöroloji servisine çıkarttılar. Servise çıktığımız ilk gün bize bunun enfeksiyon olduğu ve bunun da nöroloji yoğun bakımında bulaştığı söylendi. Onun ardından enfeksiyon tedavisi başladı. Doktorlar bize sürekli “Her şey güzel gidiyor, değerleri harika” gibi cümleler kuruyorlardı. 2 Ekim tarihinde ağabeyimin ağzında yaralar çıktı. Artık ağabeyimin yediremez hale geldik kendisinin de ağzı yara olduğu için yutamıyordu. Daha sonra Kulak Burun Boğaz doktoru gelerek kardeşimi kontrol ettiler ama sadece ağzına baktılar. Boğaza ve aşağılara yayılıp yayılmadığına bakılmadı. Daha sonra Kulak Burun Boğaz servisine ağabeyimi indirdik. Burada da enfeksiyonun boğaza da yayıldığı söylendi. Yüzde 37’lerde olan enfeksiyon değerini biz 0.3’e kadar indirdik. Ama ağabeyimin kasları bu süreçte erimiş. Kendini yatakta rahatlıkla geriye çeken ağabeyimin kendini çekemez oldu. 10 Ekim tarihinde doktorlar ağabeyime anjiyo yapmak istediklerini ancak malzemelerinin olmadığını söylediler. “Bizde alırız” diyerek aldık. Anjiyodan sonra doktorlar bize hastanın durumunun normal olduğunu, stente ihtiyacının olmadığını beynin beslendiğini söylediler. Her şey güzeldi. Anjiyonun ardından 11 Ekim Perşembe günü ağabeyimin tansiyonu düştü. Bundan sonra baktık ağabeyimin durumu çok iyi değil, tansiyon düşmüş. Bir şekilde tansiyonu çıkarttılar ama yorgun ve bitkindi. Daha sonra kendisini rahat tedavi edebilmek için nöroloji yoğun bakıma aldılar. Hastanın durumunun iyi olmadığını beklenmedik olaylar geliştiğini söylediler. Ölmeden bir gün önce Doç. Dr. S. G.’nin, hastada ciddi manada septisemik şok olduğunu ve beklemedikleri sonuçlar aldıklarını söyledi. Ağabeyim yaşadığı septisemik şokla birlikte bir anda fenalaşıyor. Bunun neticesinde bir gün boyunca yoğun ilaç tedavisi uygulandı. Bize hastada septisemik şok olduğu ve kanına bulaştığı söylendi. O gecesi zaten ne kadar ilaç müdahalesiyle yaşatmaya çalışsalar da kalbi durdu ve vefat etti. Ölüm nedeni raporlara da septisemi ve serebrovasküler olarak yansıdı.  Hastamızı enfeksiyondan kaybettik. Burada neden hastalar kendi öz hastalıklarından değil de enfeksiyondan ölüyor. Benim kardeşim hiç hastaneye gelmeseydi belki de felçli yıllarca yaşayacaktı.”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.